Deprem dosyasını kapatmıyoruz!
11 ili etkileyen 6 Şubat depreminin üzerinden tam bir yıl geçti. Kaybettiğimiz on binlerce insanımızın acısını hala ilk günkü gibi yüreğimizde hissediyoruz. Üstelik, deprem bölgesinde yaşayan halkın sorunlarının hala çözülmediğini de biliyoruz. Deprem gibi bir doğa olayının milyonlarca insanın hayatını alt üst eden bir felakete dönüşmesine alınan idari, siyasi, hukuki, ekonomik kararların sebep olduğunu her gün yaşayarak görüyoruz. Geçtiğimiz bir yılda, deprem bölgesinde yaşayan, devletin sahip olduğu başka bir çok imkan varken deprem sebebiyle yurdundan atılan, sıra arkadaşlarıyla dayanışma içinde olabilecekken üniversiteye ulaşamayan, uzaktan eğitime erişme imkanlarına sahip olmayan, depremzedelerle dayanışmak için yollara düşen öğrencilerin sesine katkı vermeye çalıştık.
Şimdi bugün, depremin birinci yılında hazırladığımız bu derleme dosya ile “Deprem dosyasını kapatmıyoruz!” diyoruz. Bir daha böyle acıların yaşanmaması için mücadele eden başta gençler olmak üzere herkesle ve hala yaralarını sarmaya çalışan halkla beraber olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. (Dosyayı, özellikle odaklandığımız öğrencilerin hak mücadeleleri kapsamında hazırladığımızı; bu açıdan deprem gerçeğinin çok çok sınırlı ve konusu bağlamıyla ikincil sayılabilecek bir kısmına işaret ettiğini not etmek istiyoruz. Biz de elimizden gelen bu yolla milyonlarca yurttaşın mücadelesine ortak olmaya çalışıyoruz.)
Dayanışma yaşatır!
Deprem bölgesinde bütün yasaklara rağmen dayanışma kurmanın bir yolunu bulan öğrencilere mikrofon uzattık ve yaşananları onlardan aktardık. Deprem bölgesinin bütün gerçekliğini ise yine öğrencilerden dinlediğimiz bir podcast yayını hazırladık. Yalnızca genel dayanışma çalışmaları değil, özellikle kadınların ihtiyaçlarına yönelen ve üniversiteli kadınlar tarafından kurulan dayanışma ağları da vardı, onların sesi de yasaklara rağmen duyulmanın yolunu buldu.
Deprem bölgesinde, depremzedelerle dayanışmanın başka bir yolunu bulan Gençlik Filmleri Festivali’ni konuk ettik ve bölgenin gerçeğini bir kez de onlardan dinledik. Her şeyin karşısında “Yaralarımızı birlikte sarıyor, yeni yaşamı birlikte inşa ediyoruz!” diyen öğrencilerin umut dolu çalışmalarını duyurduk.
Olan yine üniversiteye mi oluyor?
Özellikle Covid-19 pandemisinden beri hükümet her olağanüstü durumda öncelikle üniversiteleri kapatma kararı alıyor. Buna her ne kadar uzaktan eğitim adı verilse de gerçekte milyonlarca öğrencinin eğitime erişememesi anlamına gelen bu karar, deprem döneminde ise özellikle depremzede öğrencilerin akranlarıyla dayanışma içinde olarak yaralarını sarmasını da engelledi. (Bu konuya dair depremzede bir öğrencinin Üniversitenin Sesi’nde yayınladığımız yazısına buradan ulaşabilirsiniz.) Biz de bu bağlamda çok sayıda yazı, haber ve röportaj yaparak konuyu gündeme getirmeye çalıştık.
Aynı başlığı taşıyan bir yazıyla başladığımız bu gündem çalışmasına üniversite öğrencilerinin uzaktan eğitim kararını değerlendirdiği bir röportaj serisi ile devam ettik. Online eğitim yeniden: Öğrenciler bu karar ne diyor? başlıklı röportajımızın ilkine ve ikincisine tıklayarak ulaşabilirsiniz. Aynı süreci akademisyenlerin nasıl değerlendirdiğini de gündeme getirdik. Öğrencilerin “Biz her durumda gözden ilk çıkarılan kesim olmak istemiyoruz!” sesini duyurduk.
Öğrencilerin depremzedelerin kalacağı bahanesiyle (bahane diyoruz, çünkü oranlar bunu açık ediyor.) yurtlarından edilmesi kararına karşı tepkileri haberleştirdik. Bunlara tepki gösteren öğrencilerin polis tarafından engellenmesi gündemde “Deprem bölgesinde değil, öğrencinin karşısında!” başlığıyla yer buldu. Uzaktan eğitim kararının eğitim hakkına ve barınma hakkına etkisi ise görsel, video ve infografik olarak paylaştık. “Depremzede öğrenciler olarak ihtiyacımız olan en önemli şey sağlık. Sağlıklı bir psikoloji. Herbirimiz bu ülkede kriz anlarında unutulmuş olduğumuzu/olacağımızı deneyimledik. Ya enkaz altında unutulacağız ya eğitim arayışındayken ya da başka olası bir durumda.” diyen öğrencilerin yazılarını yayınladık.