WhatsApp Image 2023-03-24 at 16.52.06

Uzaktan Eğitimden-Hibrit Eğitime : Akademisyenler Bu Süreci Değerlendiriyor

           6 Şubat’ta gerçekleşen ve 11 ili etkileyen depremden sonra, hükümet depremzedeleri KYK yurtlarına yerleştirmek üzere online eğitim kararı aldı. Covid-19 pandemisi sırasında da üniversite öğrenimine online olarak devam eden öğrenciler için bu karar haksızlığı boyutlandıran sonuçlar üretti. 30 Mart’ta YÖK başkanı tarafından yapılan açıklamanın ardından ise üniversitelerde 3 Nisan’dan itibaren hibrit modele geçileceği açıklandı.

Alınan bu ani ve plansız kararların arasında üniversitelerdeki eğitim hayatının nasıl etkilendiğini akademisyenler ile konuştuk.

             Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Burak Özçetin, tepeden aşağıya doğru alınan uzaktan eğitim kararı uyarınca üniversitelere kendi tedbirlerini alabilmesi için hareket alanı tanınmadığını ifade ediyor ve bunun neticesinde de dönemin yarısının kaybedildiğini aktarıyor:

        Deprem nedeniyle verilen online eğitim kararının mantığını anlamak gerçekten çok güç. Nereden baksanız kimsenin mutlu olmadığı kimsenin faydasına olmayan bilakis herkesi mutsuz eden ve zaten uzun yıllardır eğitimde yaşanan sorunları daha da derinleştiren bir karar oldu. Dört yıl önce üniversiteye başlamış bir öğrenci olarak düşünün kendinizi, son dört beş yıl içerisinde üniversite eğitiminizden aldığınız verimi ve keyfi düşünün. Elbette farklı çözümler geliştirilebilirdi. Zaten 3 Nisan itibariyle o farklı çözüme geçiş yaptık ve niye biz bu bir, bir buçuk ayı kaybettik bunu da anlayamadık. Neden geliştirilemediği konusu gerçekten çok çetrefilli. Ama temel sebeplerinden birisi Türkiye’de karar mekanizmalarının tepeden tırnağa, en yüksek karar merciinden aşağıya kadar aşırı derecede merkezi olması aslında. Bu karar alındı ama bu kararın neden alındığı çok da bilinemedi. Aslında karar alındıktan sonra ilgili kurumlar bu kararı bir şekilde meşrulaştırmaya ve rasyonalize etmeye çalıştılar. Bu karar alındığında ve bildirildiğinde YÖK’ün haberi var mıydı yok muydu o bile çok net değil. Onun dışındaki sıkıntılardan birisi tabii ki üniversitelere bu karar uyarınca kendi tedbirlerini almaları için hareket alanı tanınmadı ve çok ciddi bir süreyi, dönemin yarısını kaybettik. 

          Pandemi döneminde yaşadığımız online deneyimiyle şimdiki online deneyimi arasında ciddi bir fark var. O fark da deprem sonrasındaki online eğitimin neden olduğunu kimsenin anlayamamış olması. Bu gerçekten de bir anlamsızlık, bir moral bozukluğu, bir belirsizlik yarattı. Bu gerçekten pedagojik açıdan da psikolojik açıdan da hem hocalar için hem öğrenciler için çok ciddi yıpratıcı bir süreç oldu. Online öğrenme süreçleri elbette ki faydalı olabilir ama amacı, sınırları, maksadı, kitlesi, alanı vs. bütün bunlar üzerine ciddi bir şekilde düşünülüp ciddi planlamalar yapıldıktan sonra değerlendirilebilir. Kategorik olarak online eğitim iyidir, kategorik olarak yüz yüze eğitim iyidir, online eğitim kötüdür gibi genellemeler yapmak yanlış. Hibrit sistemler yani online offline yöntemlerin bir arada kullanıldığı sistemler son derece etkili, başarılı bir şekilde kullanılıyor. Ama burada söz konusu olan şey plansız, programsız, belirsiz, amaçsız ve hedefsiz bir şekilde bu süreçler arasında gidip gelmemiz.

       Bu ilk online eğitim kararı alındıktan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi olarak biz bir hibrit eğitim kararı aldık lakin aldığımız bu karar daha sonra YÖK’ün uyarısıyla geri çekilmek ve tümüyle online eğitime geçmek üzere revize edilmek durumunda kaldı. Öğrencilerin üniversiteye alınmadığı üniversitenin kapılarının kilitlendiği vakalar duyduk ama İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde biz kampüsü açık tuttuk. Hocalarımız ofislerindeydi. İstanbul’da olan gelebilen gidebilen öğrencilerin gelip gitmeleri için etkinliklerimize devam ettik. Ama elbette ki derslerimizi online yapmak durumunda kaldık.

Bu kararla mücadele etmeye değil de bu kararın etrafından dolaşmaya çalışan ya da işte çok da dikkat çekmeden bu kararın etrafından dolanmaya çalışan üniversiteler oldu tabii ki. Onlar da çok ciddi sorunlar yaşamadı bildiğim kadarıyla. Ama bu olayın kendisi zaten komik bir vaziyet çıkardı ortaya. Bazı üniversitelerin bazı şeyleri yaptığı, bazılarının yapamadığı, yapmadığı, tercih etmediği durum. Ama en azından İstanbul Bilgi Üniversitesi olarak öğrencilerin kampüsteki yaşamlarına devam etmeleri, kütüphaneyi kullanabilmeleri, kampüs alanlarını kullanabilmeleri, öğrenci kulüpleriyle ilintili etkinliklerini yapabilmeleri vs. yönünde onlara bırakın izin vermeyi onları desteklemeye ve cesaretlendirmeye çalıştık.

          Vakıf üniversitelerindeki çalışma koşulları nedeniyle adını paylaşmak istemeyen bir akademisyen; öğrencilerin ara sınavlara az bir süre kala açıklanan hibrit sisteme geçiş kararı ile okula dönmek yönünde bir eğilimde olmadıklarını ve online eğitim sürecinin derslere yönelik yarattığı yabancılaşmayı şöyle açıklıyor:

         Halihazırda online eğitimin olumsuz etkilerini yaşıyoruz. Öğrencilerin ve hocaların derse katılımını online platforma sıkıştırmak etkileşimi ve bir arada düşünmeyi, kavramayı engelledi. Ders içeriğini slaytlı sunumlara dökme mecburiyetini getirdi ve bu aynı zamanda eğitimi veren için de bir yabancılaşma yaratıyor. Konu anlatımını slaytlar arası geçişe mecbur bırakıyor. Sınıf ortamında dahi öğrencinin dikkatini çekmek zor iken uzaktan eğitim ile bu daha da imkansız hale geldi. Öğrencilerin kameralarını açıp görüntüleriyle derse katılımlarını sağlamak bir uzaktan eğitim dersi için oldukça zor. Bırakın görüntüyü öğrencilerin sesini dahi duymadığım dersler yaptık. Sesini açıp dahil olanlar ise ya teknik konularda ya da sınav-ödev hakkında sorular sordu, dersin içeriğine, işleyişine ilişkin hiçbir katkı, öneri ve eleştiri alamıyoruz. Bu hem bizleri hem de öğrenciler için motivasyonu düşüren, gelişimi engelleyen bir yapı iken hibrit eğitime geçiş kararı zihinlerimizi iyice bulandırdı. Ara sınavların online yapılacak oluşuyla da bir tezatlık var bu kararda. Öğrencilerin okula-sınıfa gelme kararını kendilerinin alıyor olması tabii ki olumlu bir etki yaratmadı. Ara sınavlara çok az bir süre kalmışken belki de başka bir şehirden tekrar kampüse gelip bu yönde bir enerji harcama eğilimleri haliyle yok. Online girebilme imkanlarını kullanmaya devam ediyorlar, ki online derslerin kayda alınıp sonradan izlenebiliyor oluşu da bu derslere katılımı oldukça azalttı. Acele alınan online eğitim kararı ve sonrasında bu karardan dönmemeye yönelik inat eğitim-öğretim sürecini kati suretle olumsuz etkiledi ve etkilemeye devam ediyor.

*Fotoğraf: Beyza Kural

tr_TRTurkish
tr_TRTurkish