Online eğitim yeniden: Öğrenciler bu karara ne diyor?-II
6 Şubat’ta gerçekleşen ve 11 ili etkileyen depremden sonra, hükümet depremzedeleri KYK yurtlarına yerleştirmek üzere online eğitim kararı almıştı. Üstelik Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapaoğlu’nun açıklamasına göre depremden bugüne yalnızca 160 bin depremzede KYK yurtlarına yerleştirilebildi. KYK yurtlarında toplam kapasitenin 850 bin olduğu düşünülürse, ancak beşte birinin depremzedelere tahsis edilebildiği görülüyor. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ise katıldığı bir televizyon programında “yurtların bu süreçte çok iş gördüğünü” ifade ederek uzaktan eğitimin bir süre daha devam etmesini temenni ettiklerini açıkladı.
Ancak Covid-19 pandemisi sırasında da üniversite öğrenimine uzaktan devam eden öğrenciler için haksızlığı boyutlandıran sonuçlar üretiyor. Yıllara yayılan bir süreçte online eğitimle karşı karşıya bırakılan üniversite bileşenleriyle bu kararın etkilerini ve sonuçlarını konuştuğumuz röportajların ilkinde farklı fakültelerden öğrencilerin görüşlerine yer vermiştik. Röportajlar serimizin ikincisine de tıp, diş hekimliği ve laboratuvar teknikerliği bölümlerinden öğrenciler ile devam ediyoruz.
Hacettepe Diş Hekimliği Fakültesinden Erener online eğitimin öğrencileri tecrit ettiğini vurguluyor:
Uzaktan eğitim, üniversitenin başlıca bileşeni olan öğrencileri yaşam alanları olan kampüslerden uzaklaştırarak üniversitenin ruhunu yaratan öğrenciler arası bilgi akışını araya giren “mesafelerle” kesen üniversite kurumunun var oluşuna temelden zıt bir yaklaşımdır. Geleceğe bakmak isteyen, yeni bir hayat talep eden depremzede öğrencilerin sosyal alanlar olan kampüslerden ayrı kalmamaları psikolojik ve sosyal iyilik hali için önem arz etmektedir.
Bölümüm adına; dönemlik müfredat içerisinde haftada 8- 16 saat arası yer tutan preklinik laboratuvar derslerin uzaktan yürütülmesi kazandırılması hedeflenen becerilerin yetkin şekilde kazanılması bakımından yetersizdir. Tüm öğrenciler bu uygulamalı dersleri uzaktan yürütmek için yeterli mekansal imkanlara sahip değildir ve kimi uygulamalı derslerde sağlanması gereken asgari asepsi koşullarının mevcut mekansal koşullarda sağlamanın mümkün olmaması nedeniyle çalışılan alanı paylaşan herkes için bir sağlık sorunu da doğurmaktadır. Doğrudan insan hayatına dokunan bir meslek grubunun eğitimindeki bu gibi aksaklıklar yine doğrudan içinde bulunduğu toplumun sağlığını etkilemektedir.
Pandemi döneminde de benzer bir niteliksiz, eksik ve eşitliksiz eğitim sürecinden geçtik. iktidar karşılaştıkları tüm “olağanüstü” koşullarda ilk iş üniversitelerin kapısını kapatmayı tercih ediyor bu anlamda öğrencilerin kişisel hayatlarındaki dinamikler ve çevreleriyle ilişkileri gözetilmeden alınan kararlarla bir anlamda öğrenciler tecrit ediliyor.
Pamukkale Tıp Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Erkin, anatomi dersinin veya mesleksel beceri derslerinin uzaktan olmasının öğrenmeyi zorlaştırdığına ve yetersiz kaldığına dikkat çekiyor:
Üniversitelerde eğitimin uzaktan devam etmesi hem eğitim hayatımı hem de sosyal hayatımı etkiledi. Eğitim olarak şuan daha temel bilimler ağırlıklı dersler alıyoruz. Online tabii ki de insan vücudunun mekanizmasını anlamak zor oluyor. Sadece tahtaya çizdikleri şekillerden ibaret kalıyor. Bununla birlikte bazı hocalarımız istersek maketleri incelemeye gidebileceğimizi söyledi. Doktorluk aslında hasta ve doktorun birbiriyle iletişimi üzerine kurulu sosyal de bir meslek. Fakültelerimizde bunları da tecrübe ediyorduk. Oysa şimdi bir bilgisayar karşısına geçip anatomiyi, biyokimyayı, mesleksel beceri derslerini nasıl öğrenebilirim? Sabah kalkıp akşama kadar bilgisayar başında durmak hem konsantrasyon açısından hem de zaman yönetimi konusunda da sıkıntılara neden oluyor. Sosyal olarak da olumsuz etkileniyoruz çünkü pek çok arkadaşımız şehir dışından öğrenim görmek üzere geliyordu buraya şimdi ise çoğu ailelerinin yanına dönmek zorunda kaldı. Üniversitedeki pek çok etkinlik iptal edildi.
Ben yaşadığım yerin merkezinde olduğum için online eğitime ulaşabiliyorum. Ama merkezde bile bazı yerlerde zor çekerken ilçelerde, köylerde yaşayanlar için zor erişenler oluyor. Bazıları bu yüzden katılamayabiliyor. Aynı zamanda herkesin bilgisayara erişimi olmayabiliyor.
Yine Akdeniz Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi öğrencilerinden Göksu da online eğitimin öğrenme sürecini olumsuz etkilediğini ifade ediyor:
Ben 3. sınıfım, normalde gözleme gitmem gerekiyordu. Online olunca gidemedik ki yüz yüze dersleri de görmemize rağmen verimsiz oluyor.
Gözlem gibi doğası gereği online yapılmaya uygun olmayan eğitim süreçlerinden biri de laboratuvar dersleri. Topkapı Üniversitesi Laboratuvar Teknikerliği öğrencisi Deniz buna dikkat çekiyor:
Evde kalabalık bir ortam olduğu için düzenli bir şekilde oniline derslere katılamıyorum. Evdeyken sorumluluklarım artıyor ve böylelikle ders verimliliğim düşüyor. Bir sağlık öğrencisi olarak online dersin hiçbir verimliliği yok. Online rahatlığıyla derse zamanında girmiyoruz. Bir şey öğrenme hevesi yok, online sınav düşüncesi ile ders çalışma isteği daha çok azalıyor. Böylelikle hiçbir şey öğrenmeden sıfır verimlilikle mezun oluyoruz.
Online olmasını istememe nedenim şu; üniversitedeyken sorumluluklarım sadece okul üzerine olduğu için daha ilgiyle çalışıp daha fazla verimli geçiyordu. Sosyal hayatım daha aktifti. Şu an sosyal hayatım yok denilecek kadar az. Bir düzen kurup aniden o düzenin bozulması psikolojik açıdan fazlasıyla etkiledi.