Berke’ye Perit’e Üniversiteye Özgürlük Kampanya Grubuyla Röportaj: “Bir araya gelmeli ve direnişi büyütmeliyiz!”
Boğaziçi Direnişi’ne katıldıkları gerekçesiyle 6 Ekim’den bu yana cezaevinde bulunan öğrenciler Enis Berke Gök ve Caner Perit Özen’in tutuklu yargılanması devam ediyor. Berke ve Perit’in de içinde bulunduğu 14 öğrenciye açılan soruşturmanın iddianamesi geçtiğimiz günlerde hazırlandı ve öğrenciler; 6 yıldan 32 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Kayyum Rektör Naci İnci’nin “mağdur” sıfatıyla yer aldığı davanın ilk duruşması 7 Ocak 2022’de görülecek. Bizler de davayı izlemek ve öğrencilere destek olmak için orada olacağız.
3 aya yaklaşan tutukluluklarına dair gündem oluşturmak ve Berke ve Perit’e destek olmak isteyen üniversiteli öğrencilerden oluşan “Berke’ye Perit’e Üniversiteye Özgürlük Kampanya Grubu” ile bir röportaj gerçekleştirdik. Onlarla Berke ve Perit’in meselesinin üniversitenin meselesi olduğunu, yeni hazırlanan iddianamenin içeriğini ve öğrencilerin yaşadıkları hak ihlallerini konuştuk. Kampanya grubu, “Berke’ye ve Perit’e Özgürlük!” derken şöyle de diyor: “…kayyum rektör istemiyoruz; çünkü biz söz, yetki ve kararın üniversite bileşenlerinin olduğu, özgürce üretebildiğimiz, bizim olan üniversiteler istiyoruz.” Kampanya Grubu, herkesi dayanışmaya çağırıyor.
Sivil Alan Araştırmaları Derneği: Bize kampanyanızın ne amaçla ve hangi bileşenlerle kurulduğundan bahseder misiniz?
Berke’ye Perit’e Üniversiteye Özgürlük Kampanya Grubu: 6 Ekim günü Boğaziçi direnişçisi arkadaşlarımız Berke ve Perit, kayyum rektör Naci İnci’nin şikayeti ve Saray’ın hedef göstermesinin ardından tutuklandı. Berke ve Perit’i ve onların eylemini, Boğaziçi Direnişi’nden ve öğrencilerin eylemlerinden soyutlamaya çalıştılar ve öğrenciler arasında bir korku dalgası yaymak istediler. Üniversitelerde ise özgürlük mücadelesi, öğrencilerin artan talepleri ve eylemleriyle devam etmekte. Fakat ne yazık ki arkadaşlarımızın tutuklu oluşu kamuoyunda yeterince duyulmadı ve sahiplenilmedi. Bu sebeple arkadaşlarımızın iddianameleri de çok geç hazırlandı, tutukluluk süreleri uzatılmaya çalışıldı.
Biz de sıra arkadaşlarımız Berke ve Perit’in özgürlük istemini tüm kampüslerden, tüm sokaklardan büyüterek kamuoyu oluşturmak; diğer yandan arkadaşlarımıza ve öğrencilerle yönelik saldırıların, üniversitelerin özgürlüğüne de saldırı olduğunu göz önüne alarak üniversitelerde direnişi büyütmek amacıyla bir araya geldik. Kampanya grubu bileşenlerini üniversite dayanışmaları, Boğaziçi’ndeki inisiyatifler ve devrimci öğrenci örgütleri oluşturuyor.
CSSA: Melih Bulu’dan sonra Naci İnci’nin gelmesiyle okuldaki iklim daha da sertleşti. Kampüste neler oluyor, bize anlatabilir misiniz?
Kampanya Grubu: Naci, Melih’e kıyasla çok daha saldırgan. O da Melih gibi öğrencilerin arasında gezmekten korkuyor; ancak daha da ileri gidip ofisinin bulunduğu kayyumluk binasına yaklaşmamızı bile yasaklıyor, yaklaşanlara ÖGB’yi saldırtıyor ve hatta bir arkadaşımızın durumunda olduğu gibi gözaltına aldırıyor. Guvenlikler artık periyodik olarak devriye geziyorlar, direnen öğrencileri takip ediyor ve izinsiz görüntülerini alıyorlar; öğrencilere fiziksel şiddet uygulamaktan hiç sakınmıyorlar. Mezunlar ve atılan hocalardan tamamen keyfi bir şekilde Naci’nin sözlü emriyle okula alınmayanlar var. Gelinen noktada kayyumluk binasına sırtını dönen akademisyenler de Naci’nin sözlü emri ile sivil polis ve ÖGB aracılığıyla tehditlerine maruz kalıyor. Ayrıca yine Naci’nin emri ile akademisyenlere ve öğrencilere kampüste soruşturmalar, dışarıdaysa davalar açılıyor.
Biz direnenler olarak bir araya gelmedikçe, üzerlerine gitmedikçe saldırıları gün geçtikte artacak. Gözaltı, tutuklama, soruşturma, uzaklaştırma vs. vs. ama öğrendiklerimiz, kazandıklarımız var. Bir araya geldikçe tutuklu arkadaşlarımızı da aldık, kayyum Melih’i de yolladık, soruşturmaları da savuşturduk. Bir araya gelmeli ve direnişi büyütmeliyiz!
CSSA: Berke ve Perit’in içinde bulunduğu davanın iddianamesi henüz açıklandı. İddianamede Naci İnci’nin şikayet dilekçesi ile birlikte üniversiteye polis çağrıldığı bilgisi yer alıyor. İddianame hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kampanya Grubu: Berke ve Perit’in tutuklanması gösterdi; Kayyum Naci’nin bir görevi daha var ki o da muhbirlik. Kendisi öğrencilerini ihbar etmiş. Büyük ihtimalle sadece ihbar da değil; Saray çevresinden birilerini arayıp şikayet de etmiştir. Kayyum rektör olunca; ne öğrencisi ne akademisyeni ne işçisi, kendisini ve kayyum yönetimi saymaktadır. Gayrimeşru bir biçimde o koltukta oturmak korkuyu da beraberinde getiriyor ki, (İnci) ÖGB ve polis ordusuyla gezmek durumunda kalıyor.
İddianameye de gelecek olursak, 1. yılına yaklaşıyor Boğaziçi Direnişi’miz. Bu süreçte 1000’den fazla gözaltı olmuş, onlarca da dava açılmıştır sanıyoruz ki. Her iddianamede gördüğümüz şey hukukun katledilmesi oluyor. 2911’den dava açıyorlar iddianamede. Ellerinde ne bir görüntü var ne bir belge. Çünkü eylem daha gerçekleşmeden öğrenciler gözaltına alınmış, oluşmayan suç unsurundan davalar açılıyor. Bu iddianamede ise yine yalan beyanlar ile cezaya göre suç uydurarak Boğaziçi Direnişi’ne gözdağı verilmek isteniyor. “Kayyum Rektör İstemiyoruz” derseniz, hakkınızı isterseniz, özgürlük isterseniz, demokratik seçim derseniz sizi de böyle 32 yıl ile yargılarız deniliyor. 1 yıla geliyor demiştik Direniş. Demek ki baskıları çok kar etmedi ki direnen öğrencilerle, hala devam ediyoruz direnişe. Bir yandan kayyum Naci ve kayyum yönetimi bir araba faturası çıkartmışlar 700 küsür liralık… Dertlerinin para olduğunu söyleselerdi şayet; biz 550 tl’lik burslarımızdan artırırdık, sevenlerimizden isterdik, toplardık verirdik. Özetlemek gerekirse, iddianame yine uydurma suçlarla, delili olmayan suçlamalarla, hukuksuzlukla dolu. Biz gücümüzü meşruluğumuzdan alıyoruz. Gayrimeşru yönetimlerine de, davalarına da biat etmiyoruz.
CSSA: “Kayyum Rektör İstemiyoruz!” protestoları birçok üniversitede daha gerçekleştirildi ve protestolar sürmeye devam ediyor. Bu sürece dair söyleyecekleriniz neler?
Kampanya Grubu: Boğaziçi Direnişi’yle bir direniş ateşi sardı her üniversiteyi, her kampüsü. Üniversitelerde dayanışmalar kuruldu. Kurduğumuz dayanışmalarda hem Boğaziçi Direnişi’ne hem üniversite içerisindeki özgün gündemlere dair eylemliliklere geçildi. İstanbul’daki ve Anadolu’daki birçok üniversiteye atanan kayyum rektörler hepimizin ortak sorunuyken, Boğaziçi Direnişi’yle birlikte; söz, yetki ve kararın tüm üniversite bileşenlerine ait olması için mücadele etmeye başladık. Üniversite içerisindeki birçok sorundan yakınan, rahatsız olan öğrenci gençliği olarak mücadelemizi “istemiyoruz” denkleminden çıkararak istediklerimizi, hayallerimizi, taleplerimizi ortaya koyuyoruz. Evet, kayyum rektör istemiyoruz; çünkü biz söz, yetki ve kararın üniversite bileşenlerinin olduğu, özgürce üretebildiğimiz, bizim olan üniversiteler istiyoruz. Ekonomik krizin ağır yükü altında öğrenciler olarak barınma, yemek, eğitim gibi en temel haklarımıza dahi ulaşamıyoruz. Kaybedecek bir şeyimiz yok ama kazanacağımız bir dünya var. Özgürlüğümüzün peşinde, direnişi büyütmeye devam ediyoruz.
CSSA: Kampanyayı nasıl örmeyi planlıyorsunuz? Hangi aşamadasınız?
Kampanya Grubu: Kampanya içerisinde birçok üniversiteden dayanışma, inisiyatif ve meclis bulunmakta. İTÜ’’den Yıldız’a Koç’tan istanbul Üniversitesine kadar birçok kampüsten öğrenciler bir araya geliyoruz. Şu an için yaygın bir biçimde sticker ve afiş çalışmaları yapıyoruz. Afişlerimizde de söylediğimiz gibi “Berke’ye Perit’e üniversiteye özgürlük; direnişle, dayanışmayla, kayyumları göndererek gelecek!” Bu hat doğrultusunda mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz arkadaşlarımızı. Berke ve Perit şu an Silivri’deler. Silivri önünde bir nöbet eylemi örgütlüyoruz. Avukatların topluca görüşe gittiği, hocalarımızın açık dersler verdiği biz öğrencilerin türküler söylediği bir nöbet eylemi planlıyoruz.
CSSA: Sizi destekleyenlere ve bu röportajı okuyanlara çağrınız nedir?
Kampanya Grubu: İşçilere, emekçilere, kadınlara, LGBTİQ+’lara, doğa savunucularına ve bütün toplumsal muhalefete sesleniyoruz; sistemin krizinin faturasının bizlere kesilmesine izin vermeyelim, yan yana gelerek özgürlüğümüz için, taleplerimiz için sokak sokak meydan meydan direnişimizi büyütelim. Bizler üniversiteleri özgürleştirmek için, söz yetki ve karar hakkına sahip çıkmak için, Berke’yi Perit’i almak için mücadeleye devam ediyoruz. Birleşerek kazanacağız.