Çadır Davası
Ezgi Sevinç
Boğaziçi Üniversitesinden 45 öğrencinin “2911 sayılı Kanuna muhalefet” suçlamasıyla yargılandığı “Çadır Davasının” ilk duruşması Çağlayan Adliyesinde görüldü.
Kayyum rektör istemiyoruz diyerek; direnişin başından itibaren her gün açılan çadıra ÖGB’nin el koymasının ardından, gözaltına alınan 45 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin yargılandığı duruşma öncesinde, arkadaşları dayanışmak üzere adliyede açıklama yaptı. “Taleplerimizi alana kadar; söz, yetki, karar üniversite bileşenlerinin olana kadar direneceğiz” diyen öğrenciler açıklamalarında 1 Mayıs’a da çağrı yaptılar.
27. Asliye Ceza Mahkemesinde görülmesi beklenen duruşma daha büyük olduğu gerekçesiyle 34. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Gözlemcilerin ve ailelerin alınmadığı duruşmada avukatların derhal beraat talebi reddedildi. İfadesi alınan öğrencilerin duruşmalardan vareste tutulmasına, ifadesi alınmayan iki kişinin zorla getirilmesine, dosyadaki görüntü kayıtlarının bilirkişiye gönderilerek rapor hazırlanmasına karar verildi. Dava 21 Ekim’e ertelendi.
Davalar Eğitim Hakkının da İhlaline Yol Açıyor
Yargılanan ögrencilerin avukatlarından, dernek avukatımız Baran Kaya duruşmayı degerlendirdi:
“İddianame kolluk kuvvetlerinin tutanağının kopyası, savcılık yeterli araştırma yapmadan emniyetin tutanaklarıyla iddianame hazırlamıştır. Bu iddianame ile yargılama yapılamayacağını ayrıca mevcut iddianamede de kanuna aykırı bir şey olmadığı için derhal beraat etmelerini talep ettik, duruşma ertelendi.”
Kaya ayrıca bu sürecin öğrencilerin eğitim hakkını da engellediğine dikkat çekti.
Davada yargılanan öğrencilerden Çağla da bu sürecin eğitim haklarını engellediğini; gözlatına alındıkları gün okula quiz için geldiğini, bu haftanın da sınav haftası olduğunu hatta bugün de bir sınavı olduğunu ancak sabah saatlerinden beri adliyede olduğunu söyledi. Gözaltına alındığı gün yaşananları ise şu şekilde aktardı:
“Usulsüz bir şekilde gözaltına alındık ve bu usulsüzlük hala devam ediyor, polisin bizi 3 kere uyarması gerekirdi ancak böyle bir anons yapmadan keyfi bir şekilde ‘hadi gözaltına alalım’ diyip ters kelepçe ve işkenceyle gözaltına aldılar. O gün bize kesinlikle gözaltı olmayacak dışarı çıkabilirsiniz demişlerdi ve biz de buna güvenerek hareket ettik. Ancak açtıkları koridoru bir anda ablukaya aldılar ve bizi o şekilde gözaltına aldılar. Şimdi de savcının, polislerin yazdığı tutanakları değiştirmeden hazırladığı bir iddianame ile yargılanıyoruz.“
Ne Olmuştu?
22 Ekim Cuma günü Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin direnişin başından beri kurdukları nöbet çadırına özel güvenlik birimleri (ÖGB) tarafından el konuldu. Öğrenciler, 10 aydır her gün kurdukları çadırı o gün de kuracaklarını ifade ettiler. Çadırı açmak isteyen öğrencilere ÖGB saldırısı gerçekleşti ardından üniversite içerisine çevik kuvvet girdi. Polisler çadır kaldırıldığı taktirde okulu terkedeceklerini söylediler, öğrenciler çadırı kaldırdılar. Ancak polis üniversiteden çıkmadı. Öğrenciler bunun üzerine çadırlarını onarıp, oturma eylemi gerçekleştirdiler. Polis önce öğrencileri ablukaya alıp müdahale etti, ardından şiddet uygulayarak 45 öğrenciyi gözaltına aldı. Çevik kuvvet polisinin öğrencilere: “Hepiniz gözaltına alınacaksınız. Geliyorsanız teker teker götürelim. Gelmiyorsanız zorla götüreceğiz.” dediği anlar öğrenciler tarafından kayıt altına alındı. 45 öğrenci gözaltına alındı.
45 öğrencinin 42’si serbest bırakılırken üç öğrenci geceyi nezarethanede geçirdi. 23 Ekim’de üç öğrenciden birisi adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken 2 öğrenci tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi ertesi gün serbest bırakıldılar.