Çeviri: “Lübnan Öğrenci Hareketi: 70’lerden Öğrendiklerimiz ve İlerlemek”
Bu yazı Ghassan Mogharbel tarafından yazılmış, 24 Aralık 2020 tarihinde Beirut-Today‘de yayımlanmıştır. Yazının İngilizcesine buradan ulaşabilirsiniz. Çeviri Ayşegül Çura tarafından yapılmıştır.
Kuruluşlarından bu yana, Lübnan’daki devlet üniversiteleri ve özel üniversiteler, Lübnan iç siyasetini ve komşu bölgenin jeopolitik sahnesini yansıtmaktadır.
Uzun bir aradan sonra, Lübnan’da laiklerin ve bağımsızların önderlik ettiği örgütlü bir öğrenci hareketi yeniden ortaya çıktı ve çöküşün ortasında umudu yeniden ateşledi.
19 Aralık’ta, ülkenin dört bir yanındaki üniversitelerden gelen öğrenciler, eğitim ücretlerinde yapılan son zamma tepki olarak Hamra’da bir protesto düzenledi. Beyrut Amerikan Üniversitesi (AUB) yönetimi, öğrencilerin zaten fahiş olan öğrenim ücretlerine (ABD doları başına 1,515 Lübnan lirası yerine 3,900 Lübnan lirası) döviz kuru üzerinden ödeme zorunluluğu getirdiğini açıkladı, bu açıklama ile Lübnan Amerikan Üniversitesi (LAU) gibi diğer üniversitelerin de aynı yolu izlemesinin önü açılmış oldu.
AUB’den LAU’ya doğru başlayan barışçıl yürüyüş, öğrenciler ile İç Güvenlik Güçleri (ISF) ve ordu personeli arasında bir çatışmaya dönüştü.
ISF ve ordu, AUB ve LAU yönetimlerinin kararlarını iptal etmesini talep eden öğrencilere göz yaşartıcı gaz ve metal coplarla karşı koydu. Bu polis vahşeti, 17 Ekim ayaklanmasıyla başlayan oligarşik baskı girişimlerinin bir parçasıdır.
70’lerde Lübnan, ülke tarihindeki “en güçlü” öğrenci hareketine tanık oldu. Dinamik ve canlı hareket, sürekli grevlerin, gösterilerin ve işgallerin yükselişini gördü.
Bu öğrenci isyanları üzerine düşünmek, birçok düzeyde ileriye giden yolu açmamıza yardımcı olabilir.
1970’lerin başı: Öğrenciler sorumluluğu alıyor
1970’ler hareketi, öğrenci taleplerine odaklanan gündem sayesinde saflarındaki iç bölünmeleri aşmayı başardı. 1971’de 10.000’den fazla öğrenci ülkenin bugüne kadarki tek devlet üniversitesi olan Lübnan Üniversitesi’nin her fakültesini işgal etti.
Uzun süren bir grevin ardından, Lübnan’daki öğrenciler aynı yıl istediklerini elde ettiler: George Saade liderliğindeki yüksek öğrenim komitesiyle temsil edilme ve müzakereler yapma imkanına kavuştular. 6 öğrenci temsilcisi, ilk toplantılarını 1971 yılında yaptı.
Bu, ilk öğrenci ve hocalardan oluşan ortak bir komitenin kurulmasını sağladı ve sonuç olarak 24 saat içinde bir yasa teklifi hazırlandı.
Yasa teklifi, LU’nun iç kurallarında ve düzenlemelerinde değişiklik yapılmasını ve en önemlisi öğrencilerin üniversite politikalarındaki karar verme sürecine katılımının kabul edilmesini içeriyordu.
Benzer şekilde, aynı yıl, AUB öğrencileri, öğrenim ücretlerinde yüzde 10’luk bir artışı protesto etmek için bir ay grev yaptı.
1974’te hareketin kazandığı bir dizi zaferin ardından öğrenciler, nihayet aktivizmi sendika benzeri bir yaklaşımla birleştirerek demokratik bir yapı oluşturmak için referandum düzenlediler. Bu referandum, öğrenci düzeyinde yaygın ve siyasi bir örgütlenmeye, ülke çapında 50’den fazla öğrenci birliğine ve koalisyona ulaşılmasını sağladı.
Aynı yıl protestocu öğrenciler Eğitim ve Yükseköğretim Bakanlığına baskın düzenledi. Egemen sınıfların ordusu ve iç güvenlik güçlerinin büyük sistematik baskı çabalarıyla karşı karşıya kalmalarına rağmen, öğrenciler bir kez daha hedeflerine ulaştı: Lübnan devlet üniversitesine fon ayrılmasına izin veren hükümet kararı.
1975’te başlayan Lübnan İç Savaşı ve siyasi oyunlar yüzünden ülke çapında binlerce kişi öldü ve ülkenin öğrenci hareketine kesin bir biçimde son buldu. 1977’de, dönemin Eğitim Bakanı Camille Chamoun, yıllar süren aktivizmle kazanılmış hakları iptal etmek için 122 ve 115 sayılı kararnameleri çıkardı
En önemlisi, öğrenci konseylerini feshetti ve üniversite karar alma sürecine öğrencinin katılımını kaldırarak demokratik değerleri ve akademik özgürlükleri üniversite hayatından ayırdı.
2020: Öğrenciler yeniden sorumluluk alıyor
2020’de nüfusun yüzde 50’sinden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşarken, Lübnan’daki öğrencilerin çoğu okul ücretlerindeki herhangi bir artışı karşılayabilecek durumda değil.
Yakın zamanda bir ekonomik krizin ortasında üniversite yönetimleri tarafından alınan adaletsiz önlemlere, özellikle de özel üniversite ücretlerinin dolara bağlı oluşuna karşı duruyorlardı -ki korktukları birçok adımdan ilki zaten çürümekte olan bir rejimi yıkacaktı.
AUB Başkanı Dr. Fadlo Khoury, baskı konusunda çıtayı bir kez daha yükselterek AUB’nin tarihi mirasını baskı ile pekiştirdi. AUB’nin Tıp Merkezini, 800’den fazla işçiyi işten çıkarmak için 20 Temmuz’da askeri bir bölgeye dönüştürdükten sonra, şimdi öğrencilerine saldırmak için AUB kampüs içinde ve dışında kaba kuvvet kullanıyor.
Bugünkü durum 1970’lerden farklı olsa da, düşman yine tek ve aynıdır. AUB ve LAU yönetimleri, halka karşı açıkça ekonomik savaş ilan eden Lübnan rejiminden farklı değildir.
Khoury ve yakın zamanda atanan LAU Başkanı Dr. Michel Mawad, yüzde 1’lik kesime ve bu kesimin sınıfsal çıkarlarına yakın duruyor. Onlar ve yönetimleri öğrencilerin değil oligarşinin tarafındadır.
Ülkedeki her öğrenciye savaş ilan ettiler ve öğrenim ücretlerinin artmasına yol açan bir domino etkisine sebep oldular. Tüm bunları aklımızda tutarak, kendimizi öğrenci aktivizmi tarihi konusunda bilgi edinerek donatmalı ve üniversitelerimizi geri kazanmak için daha uygun bir yaklaşım yaratmalıyız.
Bugünün hareketini ileriye nasıl taşıyabiliriz?
Tüm devlet üniversitelerini ve özel üniversiteleri kapsayan yerel grevler gibi, öğrencilerin öncülüğündeki doğrudan eylem stratejilerini dikkate almak günümüz hareketinin temelini oluşturmaktadır. Bu da, ancak ülke çapındaki öğrenci temsilcileriyle daha fazla ortak hedefe ulaşma çabasıyla başarılabilir.
Dahası, öğrenci alanlarını işgal etmek ve geri kazanmak, öğrencilerin haklarını geri kazanma sürecinde çok önemlidir. Bu sadece sembolik bir zafer değil, kitlelerin sahip olduğu her şeyi özelleştirmeyi amaçlayan bir rejim altında, halkın tüm alanların sahibi olduğunu doğrulayan siyasi bir mesajdır.
Önceki deneyimlerden siyasi anlamda bir şeyler öğrenmek bir başka gerekliliktir. 70’lerin başlarında, jeopolitik gerilimlerin öğrenci düzeyindeki yansımalarının üstesinden gelmek zordu. Ancak, öğrenci haklarına öncelik veren bir gündem, ideolojik farklılıklara rağmen nihayetinde ileriye giden yolu açtı.
Bugünün öğrenci topluluğu temsilcileri, dünün tüm ilerici ve bağımsız öğrencilerini organize etme yaklaşımını benimsemelidir. Ancak bu yaklaşım, bugünün öğrenci aktivizm hareketinin , 70’ler hareketinin bilgi ve deneyim birikiminin bir yan ürünü olmayıp, nispeten yeni olduğu gerçeği göz önünde bulundurularak, daha ideolojik temelli bir yaklaşıma geçiş niteliğinde olmalıdır.
Yapacaklarımızın çerçevesini çizerken, kendimizi bizden önceki hareketlerden ayırabilmek de hayati önem taşır. Bugün karşı karşıya olduğumuz engeller geçmiştekinden çok daha zorlu olduğu için, eski öğrenci hareketlerini romantikleştirmeden, kendi kabuğumuzdan çıkıp yola devam etmemiz çok önemlidir.
*Fotoğraf, arabnews sitesinden alınmıştır.