Çevrim İçi Eğitim ve Sınav Karnesi: Notumuz FF
Mert Batur
Türkiye’de görülen ilk koronavirüs vakasınının ardından, 16 Mart’ta üniversitelerde öğretime 3 ay ara verildiği, 23 Mart’ta da bir sonraki karara kadar uzaktan eğitim verileceği duyuruldu. Geride bıraktığımız bu 3 ay, öğrenciler için birçok hakkın ihlal edildiği bir dönem oldu. Üniversitelerde öğrenciler final dönemlerinde de çevrim içi olarak değerlendirilirken, biz de üniversiteleri ve YÖK’ü “çevrim içi” olarak değerlendiriyoruz.
İLETİŞİM VE SOSYAL ETKİLEŞİM
Davranış Notu: FF
16 Mart’ta öğretime 3 hafta ara verileceğini duyurulması ile öğrenciler için en merak uyandıran konu yurtların açık tutulup tutulmayacağı oldu. YÖK ve üniversiteler bu konuda önce sessiz kalmayı tercih etti. Bu arada öğrencilerin bir kısmı, yurtlardan ayrılarak aile evlerine dönmek üzere otogarlara doluştu. Virüsün henüz yayılmaya başladığı bir dönemde, otogarlarda ortaya çıkan bu yoğun kalabalık, herkesin tedirginliğini artırdı.
Aile evine dönmeyen/dönemeyen ya da yurttan başka kalacak bir yeri bulunmayan öğrenciler için yurtlar bir süre daha açık tutuldu. Ancak yurtların öğrencilere kapatılarak, yurtdışından gelen yurttaşlar için karantina bölgesi haline getirilmesine karar verildi. Öğrenciler bu kararın ardından maddi ve manevi olanaklarına bakılmaksızın birkaç saat içinde yurttan ayrılmaya zorlandı.
İlk verilen kararda öğretime 3 hafta ara verileceği duyurulduğu için öğrenciler çoğu eşyasını almadan veya alamadan yurtlardan ayrıldı. Ancak ikinci verilen uzaktan eğitim kararından sonra, öğrencilerin yurtlarda bıraktıkları eşyaların da çöp torbalarına doldurularak atılacağı ya da başka bir yere bırakılacağı duyuruldu. Öğrenciler kitap ve ders notu gibi materyallerini de yanına almadığı için uzaktan eğitim süreci öğrencilerin temel eğitim materyallerine erişiminin zor ve hatta imkansız olduğu bir sürece dönüştü.
Bütün bu süreçler, üniversitelerin ve YÖK’ün öğrencilere sağlıklı bilgi ve veri akışı sağlamaması sebebiyle gerçekleşti. Geri dönüşü olmayan hak ihlallerinin oluştuğu bu dönem yüzünden üniversitelere ve YÖK’e “iletişim ve sosyal etkileşim” becerisini ölçen davranış notumuz: FF. (Bu beceri üniversite öğrencileri için ölçülmüyor tabii ki, ama ilköğretim karnelerinde vardı hatırlar mısınız?)
BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ
Notu: DD
Uzaktan eğitim süreci, derslerin çevrim içi olarak yapılmasını ve/ya ders içeriklerinin çevrim içi olarak erişilebileceği bir imkanın yaratılmasını gerektiriyor. Ancak uzun zamandır YÖK’ün belirlediği kriterler sebebiyle uzaktan eğitim yükseköğretimde çok sınırlı olarak uygulanıyordu. Bu sebeple çoğu üniversitenin buna uygun bir altyapısı veya hazırlığı yoktu.
Teknik altyapı yetersizlikleri sebebiyle uzun süre belirsizlik yaşanan çevrim içi derslerde, bazı öğretim görevlileri yalnızca ders notlarını üniversite sistemlerine yükledi. Bulunan diğer yollar da derslerin video kayıt alınarak yüklenmesi ya da ders içeriklerine uygun düşen kitapların önerilmesi gibi biçimlerde oldu. Ancak yükseköğretimin amaçları çerçevesinde bu yollarla verilen eğitimin öğrenciler için verimsiz olacağı belliydi, nitekim öyle de oldu. Bazı öğrenciler çevrim içi derslere altyapı yetersizliği sebebiyle katılamadı. Birçok üniversitede çevrim içi yapılan derslerin kayıtları sisteme yüklenmediği için öğrenciler katılamadıkları/kaçırdıkları dersleri takip edemedi.
Öğrencilerin ders içeriklerine ulaşabilecekleri uygun ve yeterli bir internet bağlantısı olmaması ve/ya uygun bir araç (tablet, bilgisayar, telefon…) bulunmaması, uzaktan eğitimin verimli olmasını engelleyen etkenlerden birkaçı oldu. Üniversite öğrencilerine, çevrim içi dersleri takip edebilmeleri için verileceği duyurulan belirli miktarda internet hakkı, pek çok öğrenciye ya hiç ulaşmadı ya da yetersiz kaldı. Eğitim hakkı ve eşitlik ilkesi başta olmak üzere, öğrencilerin pek çok hakkı ihlal edildi. Ancak, kararın açıklandığı ilk dönemi izleyen haftalarda, üniversiteler düzeyinde yapılan iyileştirmeleri ve verimsiz de olsa çok kısıtlı sayıda üniversitede, yine çok kısıtlı sayıda öğrenciye verilen teknik destekleri (internet paketi, uygun bir aracın sağlanması, kamu kurumlarındaki araçların kullanılabilmesi) göz önünde bulundurursak, ‘bilişim teknolojileri’ notumuz: DD.
İDARE HUKUKUNA GİRİŞ
Notu: FF
Çevrim içi eğitimin ardından, YÖK çevrim içi sınav süreçleri için birtakım ilkeler yayınladı. Bu ilkelere göre, sınavlara ilişkin alınan kararlar salgın süreciyle sınırlı olacak ve öğrencilere internet alternatifi için çözümler üretilecekti. YÖK’ün açıklamasına göre çevrim içi sınavlar, dijital ortamlardaki gözetimli ya da gözetimsiz uygulanacak açık uçlu ya da çoktan seçmeli çevrim içi sınavlar, ödevler, çevrim içi kısa sınavlar, projeler, Öğrenme Yönetim Sistemi (ÖYS) etkinlikleri, ÖYS kullanım analitikleri ve benzeri uygulamalar kullanılarak yapılacaktı.
Ancak öğrenciler sınav döneminde de çeşitli sorunlarla karşılaştı. Sınav yapılacak sistemde arızalar oluşması sebebiyle sınava erişememek gibi teknik altyapı eksiklikleri birçok ihlale yol açtı. Bunlar zamanla giderilebilecek eksiklikler olsa da asıl sorun öğrencilerin kopya çekeceği varsayımına dayanan önlemlerle ortaya çıktı. Öğrencilerin kamera ve mikrofon yoluyla gözetlenmesi, öğrencinin sınav esnasında odasının ve hatta göz bebeklerinin izlenmesini mümkün kılan programların kullanılması gibi yöntemlerle mahremiyet hakkı ihlal edildi. Kişisel Verilerin Korunması Kanununa da aykırı olan bu düzenlemeler, bazı üniversitelerde öğrencilerin mücadelesiyle iptal edilirken bazı üniversitelerde uygulanmaya devam ediyor.
Alınan önlemlerden biri de sınav sürelerinin düzenlenmesi oldu. Sorulan sorulara kıyasla çok az süre verildi. Bu düzenlemenin amacı ise öğrencilerin kopya çekmesini engellemek olarak ifade edildi. Ancak bu düzenleme, öğrencilerin eşit ve adil bir değerlendirilmeye tabii tutulmasını engelleyen bir düzenleme oldu. Aynı şekilde ‘sınavda geçilen soruya tekrar geri dönülememesi’ de aynı amaçlarla yapılan bir başka düzenleme oldu. Bu bilginin öğrenciler tarafından sınavda soruları geçtikten sonra fark edilmesi başta olmak üzere pek çok soruna sebep olan bu düzenleme de eşit ve adil bir değerlendirmeye tabi tutulmayı engelliyor.
Öğrencilerin salgın koşullarında ödev veya pass/fail sistemiyle değerlendirilmesi mümkün olmasına rağmen, üniversitelerin çoğunun çevrim içi ve açık uçlu sorularla değerlendirme yapmayı tercih etmesine karşı öğrenciler sosyal medyada çeşitli kampanyalar gerçekleştirdi. Kazanımların da olduğu bu çevrim içi mücadeleler sürüyor. Öğrenciler temelde kendilerine söz hakkı tanınmayan bu süreçte, bir de kopyacı muamelesi görmek istemiyor.
Hal böyle olunca, üniversiteler ve YÖK’e, kamu yönetimini, kamu kuruluşlarının işleyişlerini ve kişilerle olan ilişkilerini konu alan İdare Hukuku dersinden geçer not vermek mümkün olmuyor. Kanunlara aykırı düzenlemeleri, öğrenciye olan güvensizlikleri ve ihlal ettikleri haklar sebebiyle notumuz: FF.
Bu süreçte hakları için mücadele eden bütün öğrencilere ise notumuz AA, mücadeleye devam!