EOJzV7fX4AEIwK2

Çay Kazanından Öğrenci Kazanımına: İTÜ Dayanışması

İTÜ Dayanışması, oldukça yoğun bir mücadele döneminin ardından hukuki bir zafer de kazandı. Bu süreç ve sonucunda görülen dava, kampüslerde ifade özgürlüğü açısından önemli saptamalar içeriyor.

Her şey bir çay kazanıyla başladı…

İTÜ Dayanışması geçtiğimiz dönem (2019-2020), kampüs içerisindeki özel işletmelerin fiyat politikasına karşı bir boykot başlattı. Fiyatların yüksekliği sebebiyle başlayan boykot, öğrencilerin kampüs içerisindeki bir alana çay kazanı getirmesi ve dayanışmayla sürdürülen bir öğrenci kantini kurmasıyla devam etti.

Özel Güvenlik Birimine (ÖGB) bağlı güvenlikler tarafından, tabiri caizse çay kazanının gözaltına alınmasının ardından, güvenlik görevlilerinden birinin bir öğrenciye saldırarak boğazını sıkması, öğrencilerin tepkisine neden oldu. Ancak rektörlük, öğrenciye şiddet uygulayan güvenlik görevlisi hakkında değil; buradaki 4 öğrenci hakkında soruşturma başlattı. Mezun bir öğrencinin kampüse girmesi engellendi ve soruşturma geçiren 4 öğrenciye kampüsten uzaklaştırma yaptırımı uygulandı.

Eylemler başlıyor

5 Ocak 2020 – İTÜ Dayanışması, İTÜ Maslak Kampüsü önüne bir çağrı yaptı. Boykotu sahiplenen ve bu hukuksuzluklara karşı duran herkesi, yapılacak olan basın açıklamasına katılmak yoluyla dayanışmaya çağırdı.

6 Ocak – İTÜ ana kapı önünde yapılan basın açıklamasına katılım yoğun oldu. Öğrenciler 3 talep açıkladı: 1) Arkadaşlarımızın eğitim hakkı engellenmesin. 2) Sorumlu güvenlik görevlileri hakkında işlem yapılsın. 3)Boykot taleplerimiz kabul edilsin.

7 Ocak – Kampüse girmesi engellenen 4 öğrenci hakkında İdare Mahkemesince yürütmeyi durdurma kararı verildi. Böylece öğrencilerin okula girmesinin önündeki engel kalkmış oldu. Verilen kararda “Yapılan uygulamanın, öğrencilerin sınav döneminde olması sebebiyle eğitim hakkını engelleyeceği” ifadeleri kullanıldı.

Ancak aynı gün İTÜ Dayanışması, 17 öğrenciye daha soruşturma açıldığını duyurdu. Paylaşılan belgede öğrencilere yöneltilen suçlamalar arasında şunlar vardı: “Alkışla protesto etmek, öğrencileri boykota katılmaya çağırmak, öğrencilerin boğazını sıkan güvenlikle ilgili işlem başlatılması için çağrıda bulunmak…”

13 Ocak – İTÜ Dayanışması, açılan soruşturmaların geri çekilmesi ve boykot taleplerinin kabul edilmesi talepleriyle, İTÜ ana kapı önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasından sonra “Yaşasın öğrenci dayanışması, yaşasın İTÜ Dayanışması!” sloganları atıldı.

10 Şubat – 17 öğrenci hakkında yürütülen soruşturma sonucunda, 7 öğrenci hakkında kınama, 1 öğrenci hakkında 1 hafta uzaklaştırma, 3 öğrenci hakkında 1 ay uzaklaştırma, 2 öğrenci hakkında 6 ay uzaklaştırma ve 1 öğrenci hakkında 1 yıl uzaklaştırma cezası verildi.

11 Şubat – İdare mahkemesi, öğrenciler hakkında verilen disiplin cezaları hakkında yürütmeyi durdurma kararı verdi.

“Haklıydık, kazandık!”

10 Mart – İTÜ Rektörlüğü, disiplin cezaları hakkında verilen yürütmeyi durdurma kararına itiraz etti. Ancak mahkeme itirazı reddetti. Aynı zamanda İTÜ Rektörü Mehmet Karaca, İTÜ Dayanışmasının sosyal medya hesaplarını engelledi. Öğrenciler, rektörlüğü öğrencilere ceza vermeye çalışmak yerine öğrencilerin taleplerine kulak vermeye çağırdı.

1 Ekim – İstanbul 4. İdare Mahkemesi, İTÜ yönetimi tarafından öğrenciler hakkında verilen disiplin cezalarını iptal etti. Kararda özellikle ifade özgürlüğü açısından önemli vurgular vardı: Somut olayda; davacının, üniversite içerisindeki özel işletmelerinin pahalı fiyatlarını protesto etmek amacıyla ‘alkış yapmak, duvarlara vurmak, ıslık çalmak ve çeşitli şekillerde ses çıkarmak’ şeklinde yapılan protestoya katılmasının ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçası olduğu konusunda hiçbir şüphe bulunmamaktadır.”

Not: Kampüste İfade Özgürlüğü makalemize buradan ulaşabilirsiniz.

tr_TRTurkish
tr_TRTurkish